HAYATI
--------------------------------------------------------------------------------
Sultan Birinci İbrahim 5 Kasım 1615 tarihinde İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır.
Mahpeyker Kösem Sultan Rum'dur. Sultan Birinci İbrahim uzun boylu,
kuvvetli vücutlu ve kumral sakallıydı. Annesi onun yetiştirilmesi için
çok gayret göstermişti. Ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın ani vefatı,
zaten ölüm düşünceleriyle harap olmuş Şehzade İbrahim'i çok sarstı
ve padişah olduğuna inanmak bile istemedi. Annesinin ve devlet
erkanın ısrarlarından ve ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın cenazesini
gördükten sonra abisinin vefatına kesin olarak inandı. Sadrazam Kara
Mustafa Paşa, Taht Odası'na geçen Sultan Birinci İbrahim'in başına,
Hırka-i Saadet Dairesi'nden getirilen, Hz. Ömer'in Sarığı'nı
yerleştirdi. Sultan Birinci İbrahim tahta oturdu ve ellerini açarak dua
etti:
"Elhamdülillah. Ya Rabbi! Benim gibi zaif bir kulunu bu makama layık
gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş-hal eyle ve birbirimizden
hoşnud eyle."
Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiği ilk yıllarda sinir hastalığı
yüzünden sık sık kriz geçiriyordu. Ancak, daha sonraki yıllarda devlet
işleriyle bizzat ilgilenmeye başladı. Sultan Birinci İbrahim tahta
çıktığında soyunun tek şehzadesi o kalmıştı. Bu yüzden ilk oğlu
Şehzade Mehmed (Sultan Dördüncü Mehmed) doğduğunda ülkede
şenlikler düzenlendi (2 Ocak 1642). Sultan Birinci İbrahim, çok
cömert ve lütufkar bir padişahtı. Fakirlere ve kimsesizlere yardım
etmeyi çok severdi. Çıkardığı fermanlarla açlık ve kıtlığın
önlenmesine çalıştı. Saltanatı sırasında, annesi Kösem Sultan'ın
etkisinde çok kaldı. Sekiz yıl dokuz ay padişahlık yaptıktan sonra, 18
Ağustos 1648 tarihinde boğularak şehit edildi.
Sultan Birinci İbrahim hakkında kendi devrine kadar uzanan Osmanlı
kaynaklarında, akli dengesinin bozuk olduğuna dair hiçbir bilgi
yoktur. Bu kaynaklar, Sultan Birinci İbrahim'in özelliklerinden ve
yaptığı işlerden övgüyle bahsetmektedir. Sadece son zamanlarda bazı
yazarlar, onun için "Deli" demektedirler. Sultan Birinci İbrahim'e
"Deli" ve "Gaddar" diyen ve adının öyle yayılması için çalışanlardan
bazılarının, Sultan Birinci İbrahim tarafından idam ettirilen İranlı Şii,
Emirgüneoğlu'nun adamları olduğu söylenmektedir.
Sultan Birinci İbrahim tahta geçtiğinde 25 yaşındaydı. Şehzadeliği
sırasında öldürüleceği endişesi ile sinirleri son derece bozulmuştu. Bu
sırada sadrazamlık koltuğunda bulunan Kemankeş Kara Mustafa Paşa
devlet işlerini en iyi şekilde yürüttü. Kemankeş Kara Mustafa Paşa,
İranlılarla Kasr-ı Şirin Antlaşması'nı imzalayıp, İstanbul'a geldikten
sonra, giriştiği mali işlerde de başarılı oldu. Ocaklı sayısını indirip
maaşlarının düzenli olarak verilmesini sağladı. Bu olumlu faaliyetler
sonunda devlet bütçesi denkleşmiş oldu. Donanma işleriyle de
ilgilenen Kemankeş Mustafa Paşa, her yıl belirli miktarlarda
kadırgalar yapılıp donatılmalarını sağladı.
GELİŞMELER
--------------------------------------------------------------------------------
Sultan Birinci İbrahim dönemi, sarayda birçok entrikanın ve makam kavgasının döndüğü bir devir oldu. Tüm bu karışık ortam içerisinde dahi bazı askeri başarılar oldu. 19 Nisan 1645'de Girit Seferine karar verildi.
30 Nisan 1645'de İstanbul'dan hareket eden Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, Aya-Todori adasındaki Turlulu ve Liman kalelerini fethetti. 27 Haziran 1645'de kuşatılan Hanya Kalesi, 22 Ağustos 1645'de teslim oldu.
Yusuf Paşa İstanbul'a dönerken 12.000 askerini ve Rumeli Beylerbeyi Küçük Hasan Paşa'yı Hanya muhafızlığına bıraktı. Sultan Birinci İbrahim, bir süre sonra Hanya muhafızlığına Deli Hüseyin Paşa'yı tayin etti. İlk seferden beş ay sonra Girit'i tamamen ele geçirmek amacıyla tekrar sefere çıkıldı ve sırasıyla Kisamo (9 Mart 1646), Aprikorno (22 Temmuz 1646), Milipotamo (11 Ekim 1646), Resmo (15 Kasım 1646) kaleleri fethedildi. Kandiye Kalesi 7 Temmuz 1647 günü kuşatıldı. 19 Şubat 1648 ve 20 Mayıs 1648 tarihlerinde kazanılan iki büyük zaferden sonra Kandiye Kalesi de teslim oldu.